Düşlerin dahi ertelendiği bu zamanda
seni neden hala düşündüğümü anlayamadın…
Sensiz bir dünyanın varlığı nasıl çekilir
yokluğun nasıl anlatılır bu yüreğe!.
Anlatamadım!...
Sana ben ne gizler büyütmüştüm
ama birini dahi söyleyemedim.
Yolculukların adresi şimdi neden belirsiz.
Her defasında Kırlangıç hikayesi gelir aklıma…
Ondan sonra anlarım ki senin de ömrün
kırlangıç gibi altı ay mıydı?
Sana ne şiirler büyütmüştüm.
Belki bir Haziran gecesinde okurum diye..
Eylül erken geldi bu yılda gene söylemedim.
İzci olup iz süremedim belki de..
Hani sürsem ne değişirdi.
Kırlangıçlar göçünü çoktan etmişti.
Adı bilinmeyen Irak diyarlara.
Oturup naçar ömrün muhasebesini
dahi yapmak istemiyorum
Zaman tüm inadıyla üstüme üstüme gelirken,
kar da erken bastırdı.
Gene bu kış sensiz gene bu
karlar da izin olmayacak.
Ne olurdu bir kez tüm gemileri suya salıp gelseydin,
ya da liman belirtseydin de ben gelseydim,
Kutuplarda dahi kış altı ay, gece altı ay
sürerken bendeki zemheri
doğduğumdan beri izimi bırakmadı!
Kaç kul görmüştür dokuzunda bunca yük,
kırkında aynı yük…
Oysa en son cümlelerinde
Baharda kırmızı güllerin açtığında sende gelecektin.
İkimizin de gün ışığını görecek çağları iken,
çekilen bu ayrılığın tınısı neydi?
Deli olanlar dahi beklemedi tükenmiş
bir sigara dumanından ikinci nefesi…
Aklın yenik düştüğü ne zaman görülmüştür.
Akıl ki eğriyi doğrudan doğruyu eğriden ayırır mış.
Hep mi eğrilerde dolaştım ki
düz ovaya inemedim….
Seni sevmenin bedelini zemheri ayazlarına
mahkum olmakla ödemekse bu bedeli on
müebbet mahkumun cezasını da
üstlenerek fazlasıyla ödemedim mi?.
Kışlarda, bitmeyen intizarlarda!!!!!…
Yok bu böyle olmayacak…
Zemheri beni terk etmiyorsa ben onu
güneşe yakın g ö t ürmenin bir yolunu bulmalıyım.
Güneşi de örtemez ya yalan bulutu.
Ama güneşin yönünü de unuttum ..
Hayali dahi uzak şimdi..
Hayalini yorgan yapıp yıllarımı
güne vurdum Hesap tutmadı..
Ya matematik yanılıyordu ya da mevsimler
unutmuştu bende yetim koyduğun beni..
Bu yer gök neden ağlar hala anlaşılır değil..
Gökyüzün de mi mevsimleri karıştır ı!
Zamana sığındım zaman yetmedi
yılları saydım mevsimler dondu…
Mürekkepten deniz, kağıttan gemiler yaptım.
Sonra adını her kağıda yazdım. .
İsmini limandaki bir martıya verdim.
Şimdi her martının bir rengi birde adı var ,
geceleri güne bağla*****,
uykulara can doğradım,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.